Çocukta Özgüven Gelişimi
Güven duygusu, insanoğlunun yaşamında kazanması gereken en temel duygulardan biridir. Temel güven duygusu kazanıldığında yaşamın ilerleyen dönemlerinde birey bağımsız, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kararlarını alabilen, güçlü ve zayıf yönleriyle kendini olduğu gibi kabul edebilen ve tüm bireysel özellikleriyle değerli olduğunu görebilen bir birey haline gelir.
Güven duygusunun temelleri daha yaşamın başlarında yani 0-1 yaş döneminde anne bebek arasındaki duygusal ilişkiyle atılmaya başlar. Bu dönemde anne, çocuğunun beslenme, sevgi, ilgi, bakım ihtiyaçlarının karşılanması konusunda yeterli ilgiyi gösterdiğinde ileriki yaşamında güven duygusunun temelleri atılmış olur.
Çocuk, daha sonra yürümeye, konuşmaya başladığında ise yavaş yavaş çevreyi tanır, bağımsız olarak gerçekleştirdiği davranışlardan hoşnut olmaya başlar. Bu dönemde aile, çocuklarının başarma duygularını geliştirmeli ve çocuğunun yaşına uygun sorumluluklar edinmesi konusunda cesaretlendirmelidir.
Aşırı koruyucu veya cezalandırıcı aile tutumuyla yetiştirilen çocukların özgüveni sekteye uğrayabilmektedir. Koltuğa kendi çabasıyla çıkmaya çalışan çocuğu tutup koltuğa oturmasını sağlandığında, çocuk başarı duygusunu tadamadan hedefine kısa yoldan ulaşmış olacaktır. Veya masanın üzerindeki suyu içebilecek durumda olan çocuğunuza bu fırsatı engelleyerek suyu kendiniz içirirseniz çocuğunuz yine başarı duygusunu yaşayamadan kolay yoldan hedefine ulaşacaktır.
Tuvalet eğitimi veya başka kuralların uygulanmasında ise aşırı baskı ve cezalandırmalar, çocukta ‘başaramam kaygısı’ veya ‘yanlış yapma korkusu ile büyümesine zemin hazırlayacaktır. Özgüven duygusu geliştirirken çocuklarınızdan her konuda mükemmel olmalarını beklemek yerine, başarısızlık yaşadığı durumlardan ders çıkartmasını sağlamalı, ebeveyn olarak çocuğa tekrar deneme cesareti verilmelidir.
Çocukta özgüven gelişimini desteklemek için bir takım öneriler;
* Çocuğunuzun sorumluluk duygusunu geliştirin: Bunun için çocuğunuza yaşına uygun ve yapabileceği sorumluluklar verebilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken nokta sorumluluk verirken büyük beklentilerden kaçınmak ve yaşına göre uygun yapabileceği bir görevi vermek gerekir. Mesela 6 yaşındaki bir çocuk odasını çok rahat toplayabilecek yaşta ve sorumluluktadır. Fakat odasını sürekli süpürmesini beklemek bu yaş çocuğu için erken olabilir.
* Çocuğunuzu başarılarından dolayı takdir edin: Takdir edilmenin cesaretlendirici ve motive edici bir etkisi vardır. Olumsuzdan çok olumluya odaklanmak, başarısızlıktan çok başarıyı dile getirmek hem çocuğunuzun yaşam karşısında karşılaştığı olayları yorumlama biçimini şekillendirecek, hem de kendine güven duygusunu artıracaktır. Okula giden çocuğunuz eve karne getirdiğinde, karneyi gören aile direk düşük notlara odaklanmak yerine, aferin oğlum/kızım notların çok güzel seni dönem içerisinde gösterdiğin gayretinden dolayı kutluyorum, “bak şu derslerden çok iyi notlar almışsın birdahaki karnende diğer notlarını da yükselteceğin konusunda sana güveniyorum” şeklindeki destekleyici ve güven verici tutum hem çocuğunuzun başarısını artıracak hem de aile bağlarını güçlendirecektir.
* Çocuklarınızla nitelikli zaman geçirin: Teknoloji çağında yaşıyor olmamız, hayat koşulları gereği çalışan anne babaların çocuklarının dünyasına inmeye fırsat bulamaması, günlük yorgunluk ve ev işleri çocuklarımıza nitelikli zamanı ayıramamamıza neden olmaktadır. Tüm bu yoğunluk ve yorgunluk arasında bir yolunu bulup en değerli varlıklarımız olan çocuklarımıza kurtarılmış zaman dilimleri ayırmalı, bu zaman diliminde tüm işlerimizi bir tarafa bırakıp, tüm teknolojik cihazları devre dışı bırakıp, sadece çocuklarımızla vakit geçirmeliyiz. Bu kurtarılmış zaman diliminde çocuğumuzun duygularını anlamaya çalışmalı, ona söz hakkı vermeli, onunla göz teması kurmalı sevginizi ifade etmeli ve düşüncelerini önemsediğinizi hissettirerek değerli olduğunun farkına varmasını sağlayabilirsiniz.
* Aile toplantıları yapabilirsiniz: Aile toplantısı, aile bireyleriyle belli aralıklarla bir araya gelip, belli konuların konuşulduğu, bir takım kuralların oluşturulduğu toplantılardır. Bu toplantıların zamanı tamamen aile bireylerine göre şekillendirilebilir. Toplantılar haftalık periyotlarla olabileceği gibi 15 günde bir defa, aylık veya 3 ayda bir kez gerçekleştirilebilir. Bu toplantılarda gündem konularıyla ilgili aile bireyleri söz hakkına sahiptir. Her aile bireyi söz hakkına sahiptir, herkesin fikri alınır ve saygı esası vardır. Bu toplantılar çocuklarımızda “bende bu ailenin bir bireyiyim ve benimde söz söyleme hakkım var, ailem benim düşüncelerime önem veriyor” fikri oluşur.
* Çocuğunuzun sosyalleşmesini sağlayın: İnsanoğlu sosyal bir varlıktır. Kendini sosyal ortamlarda ifade eder. Bir öğrencinin sınıf ortamında rahat bir şekilde çekinmeden söz alıp konuşabilmesi, kendini ifade edebilmesi sosyalliğinin ve kendine güven duygusunun gereğidir. Araştırmalar İlgi, yetenek ve değerlerine uygun sosyal etkinliklere katılan çocukların katılmayanlara göre daha girişken ve kendilerine güvenen bireyler olduğunu göstermektedir.
* Çocuğunuzun kişiliğini eleştirmeyin: Ebeveynler, bazen çocuklarını istemeden de olsa yanlış eleştiriye maruz bırakabiliyorlar. Burada önemli olan bir kişiyi eleştirirken kişilik değil davranış üzerinde durulmalıdır. Örneğin ödevini yapmayı unutmuş bir çocuğa annesi, bu davranışından dolayı çok tembelsin diyorsa, tek bir yanlış davranışından dolayı tüm kişiliğine atıfta bulunarak ‘tembel’ yakıştırmasını yaptığından kişilik hedefe alınmıştır. Fakat aynı çocuğa, ödevini yapmayı unutmuş olman beni üzdü bir daha bu konuda daha sorumlu davranmanı istiyorum. Demesi ise çocuğun yanlış olan davranışına yönelik bir eleştiri olmuştur.
* Aşırı koruyucu tutumdan sakının: Aşırı koruyucu kollayıcı aileler, çocuklarının her davranışını o yapamaz onun yerine ben yapayım da çocuğum zorluk çekmesin düşüncesiyle davrandıklarından dolayı bu çocuklarda başarma duygusu ve mücadele gücü fazla gelişmez. Daha sonra okul yaşamıyla birlikte zorlukları ve belli kuralları olan sosyal hayata atıldıklarında öz güven sorunu yaşayabilirler.
* Çocuğunuzun duygularını tanımasına yardımcı olun: Çocuklarımızın öfke, stres, kaygı, hüzün gibi duyguların doğal duygular olduğunu ve bu duyguları nasıl kontrol edebileceklerini bilmeleri öz güven duygusunu olumlu yönde etkileyecektir.
* Kendi düşüncesini ifade edebilen bireylerin öz güveni gelişmiştir. Her fırsatta çocuklarımıza fikirleri sorulmalı, konuşmaları önemsenmeli ve dikkatle dinlenmelidir.
* Kendi seçimlerini yapmaları için fırsat tanıyın: En basitinden bir mağazaya girdiğinizde alacağınız eşyanın rengini sorabilir veya seçtiğiniz bir giysiyi almadan önce fikrini sorabilirsiniz.
Uzm. Psikolojik Danışman Ömer AKTÜRK
Mavi Ağaç Psikoloji- BURSA